16 Mart 2011 Çarşamba

Nice

Bir ilkbahar perşembesiymiş... Biz yokuz tabi daha ortalıkta. Böyle milenyum gibi ne bileyim miladımsı bir kutlulukla –siz pırıltılı ışıklar eşliğinde, bembeyaz bir kundak içinde “gönderilmiş” bir veled-i aşk düşünün tabi- aramıza(aralarına, aranıza vs.) katıldı Memre. Belki de kimse tahmin etmiyordu o zamanlar o mini minnacık bebeğin aradan geçen 20küsür yıl sonucunda –her yılın ayrı ayrı hakkını vererek- böyle koskocaman bir adam olabileceğini. Ama oldu, çok güzel de oldu çok iyi de oldu. Üstelik arada birkaç hazırlık yılını başarıyla atlattıktan sonra döne dolaşa bir şekilde geldi bizi buldu. Kader mi şans mı yoksa adı konulmamış başka başka bir şey mi bilemem. Ama hayatımıza çok sağlam yerinden girdi. (Sanki başta bir ud-kanun solosu varmış da memre darbukayla ortama ritmini buldurmuş gibi oldu desem abartmış olmam.) Esasen ilk konuşmamız (konuşmalarımız) fazlasıyla zıttı gibi hatırlıyorum ben. Ama kavga gürültüden çok “dur bi de şunu ortaya atayım da buna karşı çıksın/ dur bi de şunu ortaya atsın da karşı çıkayım” başlığı altındaydı düşüncelerimiz. Sonra ne oldu, nasıl oldu bilmem aynı raya oturuverdi trenler. Biz çok gülen, çok eğlenen, çok ciddi, çok matrak, çok sulu, çok efendi, çok anlayışlı, çok asabi bir diyalog geliştirdik kendimizce. Ne o parladı gereğinden fazla ne ben alttan aldım lüzumundan çok. Orta yolu bulmak değildi kimsenin amacı. Kendi yolumuzda paralelce yürüyebilelim istedik. Bunca hengamenin arasında “yol arkadaşı” olalım dedik. Olduk da bence. Güzel de olduk. Bundan sonra, gürültülü patırtılı ama sonu hep gülümsemeli biten nice güzel günler, anlatacak/dinleyecek nice atlatılabilecek dertler, üstesinden beraber veyahut ayrı bir şekilde mutlaka gelinecek sorunlar, her daim dinlemesini isteyeceğim/ dinlememi isteyeceği nice şarkılar, kutlu mutlu olacak, tarafımdan sevinç çığlıklarıyla karşılanacak nice nice güzel yaşlar olacak. Ve sen koca adam; tüm bu bahsedilen anlarda, belki kilometrelerce uzakta, belki başka dillerin konuşulduğu diyarlarda, belki de hemen yanıbaşımda, ama hep bir şekilde benimle olacaksın. Ben de benimle olmanı hep şu anki kadar büyük bir gülümsemeyle karşılayacağım. İyi ki doğmuşsun, iyi ki varsın, iyi ki bizimlesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder